ay ken yu ken vat ken yu du

çiek böcek kelebeeek

02 Nisan 2011

 ATLIKARINCA!
film bağırmıyor aksine sessiz ama ben bağırıyorum çünkü çok yerinde bir film başka bir kelimeyle anlatamam zaten film "anlatıyor"

13 Mart 2011

olmasaydım

13 mart 1991 çarşamba saat 14:30. doğdum. şimdi 10 ay öncesine dönelim varlığımdan bi haber dünya yokluğumda nasıldı? farz edelim ki doğmadım denk gelemedi beni birleştiren öğeler. annem ve babamın ya başka çocuğu oldu ya da hiç olmadı. oyun oynadığım arkadaşlarım başkalarını buldular ya da yalnız oynadılar. kuzenlerim başka bir bebek sevdi başka bebekleri gezdirdi ya da gezdirmedi. annem çocuğu olmadığı için çalışmaya başlamadı ev hanımı oldu ya da olmadı. ortaokulda namaz kılmayı öğrenemediğim için din kültürü hocası bana kızmadı. 4 yıl sevdiğim insan benim kadar sevmedi kimseyi ya da daha çok sevdi. lisede siyasi olarak bi şeylerle uğraşıyor diye baskı görmedi bi kız hocalarından ya da daha çok gördü başkası. beslediğim kediler aç kaldı ya da başka yerlere gittiler. öldürdüğüm canlılar belki hala yaşıyor ya da daha geç ölmüşlerdi. ev arkadaşlarım yurtta kalıyorlardı belki ya da başkasını bulmuşlardı. en sevdiğim kendine daha iyi bir arkadaş bulmuş ya da tamamen yalnız kalmıştı.yine depremler olmuş sular taşmış gökyüzü yırtılmıştı. ben yoktum ama onlar vardı ve hiç düşünmemişlerdi var olabilme ihtimalimi. 
şimdi ben varım ve onlar beni düşünüyor. iyi ki yaşıyorum. iyi ki var ettin beni anne, baba.

13 Şubat 2011

ya olmasaydı?

sahi ya telefon olmasaydı? herkes hayatı boyunca bi kere düşünmüştür bunu o kadar uzun boylu değilse de muhakkak aklımızdan geçmiştir ya da en azından "iyi ki var şu meret" dediğimiz olmuştur. uyuyamadım ve çok sevdiğim bir arkadaşıma mesaj attım sonra cevap beklerken uykum daha da kaçtı. uzun zamandır görüşememiştik aynı şehirde olmamamızın da büyük etkisi vardı ama yine de haftasonları görüşme imkanımız oldukça fazlaydı.görüşememiştik işte bir türlü üstelik sürekli haberleşmemize rağmen denk getiremedik. öylece yatarken birden telefon olmasa napardık diye düşünmeye başladım. teknolojiyle her şeyin saflığını dürüstlüğünü kaybettiğini düşünmeye başladığımız şu dünyada bir durup hayal ettim.
mesela herkes kolunda ya da cebinde taşımaya devam etseydi saatlerini, randevularımızı küçük ajandalara yazsaydık. küçük çevremizde kendimize ait dünyamız için var olsaydık. zoraki ilişkiler başladığı gibi bitseydi. uzaktaki sevdiklerimizle mektuplaşarak haberleşseydik daha bi kıymetli olurdu sanki her gün anlam yüklemeden söylediğimiz "naber"den. buluşmak için karşılaştığımızda haberleşsek ya da birini görmek için kapısına gidip beklesek... kimsenin o kadar vakti yok değil mi? oysa ki ben çok isterdim sevdiğim insanı sadece eve geldiğinde görebileceğimi bildiğim için kapısında beklemeyi. belki de o zaman ilişkiler bu kadar yıpranmaz insanlar birbirlerinden bu kadar bıkmazlardı. bunların hepsini telefonla konuşmayı yeterince seven ve mesajla arası iyi olan biri olarak söylüyorum. hayatımda telefon olmasaydı bütün ilişkilerimin emek ve çaba sayesinde daha güçlü olacağına inanıyorum şu an. bu düşüncelerim uyandığımda fazla bir anlam taşımayacak biliyorum ama anlıkta olsa çok istedim bunu. hayal ettiğim belki de annem ve babamın tam da bahsettiğim gibi olan gençlik zamanlarında yaşamak istedim ben de. ahh keşke. keşkesiz hayatlara...

ice cream man!